Rotamız bu
sefer Panama'ydı ve o meşhur Panama Kanalı'nı ziyaret etmek yapılacaklar
listemin en başında yer alıyordu. Gerçekten de bir mühendislik harikası diyebileceğimiz bir kanal. Bu kadar sistemli
çalışıyor olması da ziyaretçileri büyülüyor adeta. Alt tarafı bir kanal, insanı
nasıl böyle etkileyebilir ki diye düşünüyor olabilirsiniz lakin Panama Kanalı’nı
ziyaret ettikten sonra bana kesinlikle hak vereceksiniz.
Sıvıların dengesi kanunundan yararlanılarak
yapılmış Canal de Panamá'nın çalışma prensibi şöyle: Gemiler, kanal içinde
havuzlara su doldurularak yükseltilir ve aynı metotla (boşaltılarak) diğer
tarafa indirilir. 1914 yılında yapımı tamamlanmış ve hizmete açılmış
olan bu kanal, Atlas Okyanus'u ve Büyük Okyanus'u birbirine bağlayan bir köprü
niteliğindedir. Toplam uzunluğu 77 km olup, üç havuzdan oluşmaktadır ve deniz
seviyesinden sadece 28 metre yüksekliktedir.
Peki, bu kanal gemilere nasıl kolaylık sağlıyor? Ziyaret sonunda tüm
ziyaretçilere 3D gözlüklerle mükemmel bir sunum hazırlamışlar. Bu sunumdan bir
örnekle gemilere sağladığı fayda şöyle: New York' dan, San Francisco' ya giden
bir geminin yaklaşık olarak 22.500 km yol yapması gerekmektedir. Canal de
Panamá sayesinde bu yol kısalarak 9.500 km ye düşüyor.
Orda bulunduğum sırada büyükçe bir geminin geçişine şahit oldum. Yaklaşık
3-4 saatimizi aldı. Akıllı telefonların hızlı çekim özelliği sayesinde bu
geçişi 1-2 dakikaya indirgesek bile, ben çok büyük bir geminin bu kanaldan
geçişine şahit olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Tamamen pragmatist bir
yaklaşımla yapılmış olan Panama Kanalı'nın önemi Panama için bir hayli
büyük. Bu ülkenin ekonomisi, neredeyse bu kanal sayesinde kalkınıyor.
Yarattığı iş gücü ve turizm ziyaretlerini de unutmamak gerek. Yapımı
sırasında yaşanılan zor şartları, hastalık sonucu hayatını kaybeden insanların
rakamsal sayılarını belirtip can sıkmaya gerek yok diye düşünüyorum. O halde,
yolunuz Panama'ya düşerse muhakkak bu kanalı gidip göreceğinizi tahmin
ediyorum. Şimdilik ¡Adios! diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder